Yazar -cansu_ozyurt

Ultra Hızlı Şarj Olan Lityum Sülfür Piller, Geleceğin Enerji Kaynağı Olabilir

Monash Üniversitesi mühendisleri, uzun mesafeli elektrikli araçlara ve ticari dronlara güç sağlayabilecek ultra hızlı şarj olan bir lityum-sülfür (Li-S) batarya geliştirdi. Yeni piller, geleneksel lityum-iyon pillerin enerji yoğunluğunu iki katına çıkarırken önemli ölçüde daha hafif ve daha uygun fiyatıyla dikkat çekiyor. Şimdiye kadar lityum sülfür piller, karmaşık kimyaları nedeniyle şarj edilmeleri çok yavaş olduğu için ticari olarak uygulanabilir değildi. On yıldır üzerinde çalışılan ve “Advanced Energy Materials” dergisinde yayınlanan araştırma, yenilenebilir pil teknolojisinde dönüştürücü bir adıma işaret ediyor ve pratik lityum sülfür prototipleri için yeni bir ölçüt oluşturuyor.

Makalenin başyazarı Dr. Petar Jovanović, Li-S bataryaların ticari insansız hava araçlarına güç sağlayabileceğine ve yüksek performanslı, sürdürülebilir elektrikli havacılık vizyonunu gerçeğe yaklaştıracağına inanıyor.

Dr. Jovanović, “Bu, Li-S’yi sadece uzun mesafeli elektrikli araçlar için değil özellikle havacılık ve denizcilik gibi hızlı, güvenilir ve son derece hafif güç gerektiren sektörlerde uygulanabilir bir seçenek haline getirmeye yönelik düşünüyorum.” şeklinde de ekliyor.

Öte yandan elektrikli bir otomobilde, Li-S bataryalar tek bir şarjla fazladan 1.000 kilometre güç sağlayabilir ve şarj süresini birkaç saate indirebilir.

Dr. Jovanović bu durumu, “Tek bir şarjla Melbourne’den Sydney’e gidebilen bir elektrikli araç ya da dakikalar içinde şarj olan bir akıllı telefon hayal edin. Bunu gerçeğe dönüştürmenin eşiğindeyiz.” diyerek açıklıyor.

Profesör Mainak Majumder ise konuya yeni bir bakış açısı getirerek Li-S teknolojisinin tipik olarak hızlı bir şekilde bozulmadan yüksek performansı sürdürmekte zorlandığını ancak oyunun kurallarını değiştiren bu pilin bozulmadan tek seferde çok fazla güç çekebileceğini söylüyor. 

“Hem daha güvenli hem de daha verimli bir pil yapmak için sülfürün benzersiz kimyasından yararlandık.” diyen Majumder, “Yeni katalizörümüzle ticarileşmenin önündeki son engellerden biri olan şarj hızının da üstesinden geldik.” diye de ekliyor.

Küresel lityum-sülfür pil pazarının 2028 yılına kadar 209 milyon dolar değerinde olması bekleniyor.

Görsel Kaynak: https://www.shutterstock.com/tr

İşletmenizin Büyümesi Durduysa Nasıl Yeniden Başlatabilirsiniz?

Küçük işletmeler ve genç girişimler için pazar büyüklüğü, hem zorluk hem de fırsat anlamına gelir. Pazarda bir yer edinmek zor olsa da nispeten yeni oyuncular, hızlı bir şekilde büyüme çevikliğine sahiptir. Ayrıca çoğunlukla büyük firmaların aksine eski sistemleri modernize etme yüküyle de karşılaşmazlar.

Peki, bu büyüme trendi durduğunda ne olur?

Küçük işletme sahipleri, genellikle durgunluk baş gösterdiğinde büyük bir korkuya kapılırlar. Öyle ki bu tarz işletmelerin toplumun büyük bir kesimine istihdam sağladığı düşünüldüğünde dalgalanan piyasa koşullarına dayanabilecek esnekliğe sahip olmaları, ekonominin bütünü için de önem arz eden bir meseledir. On personelden az çalışanı ve büyük firmalara nazaran nispeten düşük geliri olan küçük işletmeler, özellikle yerel tüketici gelirleri ve ekonomik gerileme algısı tarafından kısıtlanmaktadır.

Neler yapmalı ve neler göz önünde bulundurulmalı?

Hizmet yelpazenizi doğru belirleyin.
Basit bir örnek vermek gerekirse bir büfe, sandviç satışından daha fazla gelir elde ediyorken smoothie satışı pek iç açıcı değilse sattığı ürüne odaklanmalıdır. Bu noktada veriler, sizin en büyük dostunuzdur. Mevcut hizmetlerinizden hangilerinin en fazla gelir getirdiğini analiz etmek için raporlama araçlarınızı kullanın ve düşük performans gösterenleri kaldırın.
Başarılı işletmeleri analiz edin.

Yerel bölgenizde bulunan benzer büyüklükteki rakiplerin hizmetlerini ve bu hizmetlere biçtikleri fiyat aralıklarını inceleyin. Ne tür hizmetler sunuyorlar? Temel hizmetler ile özel tedaviler arasında nasıl bir denge kuruyorlar? Bunu ne kadar mal edip ne kadar talep ediyorlar?
Müşteri sadakatini artırın.

Pandemiden çıkarılan en büyük derslerden biri, işletme modellerinde yapılması gereken değişiklikleri ve dijital modernizasyonun uygulanmasını erteleme tehlikesiydi. Bu dijital değişim, işletmelerin müşterilerle etkileşim şeklini temelden değiştirdi. Öyle ki günümüzde satış ekipleri, dijital kapasiteye ve etkiye çok daha fazla önem vererek çalışıyor.

Unutmayın! Pazarlama sadece müşteri kazanımından değil tüm müşteri yaşam döngüsünden sorumludur. İlk temastan elde tutma ve sadakate kadar müşteri ihtiyaçlarını araştırın ve anlayın. Bu, iptaller de dahil olmak üzere her temas noktasında geri bildirim toplamak anlamına gelir. Ardından tüm bu süreci kişiselleştirmek için müşteri geri bildirimlerine göre özelliklere ve iyileştirmelere öncelik verin.

Kaynak: https://techxplore.com
Görsel Kaynak: https://www.shutterstock.com/tr

Gerçek Mentörler Neden Sadece Cevap Vermezler?

Alanında uzman mentörler; en etkili mentörlerin anlık sonuçlardan ziyade kendini yansıtma, büyüme ve sürece odaklanarak destek alan kişilerin kendi gelişim yollarını keşfetmelerine yardımcı olanlar olduğunu düşünüyor. Dolayısıyla uzmanlar; etkili bir mentörün bir koç veya iş danışmanıymış gibi cevaplar vermesinden ziyade insanlara, kendini cevaplarını bulmaya yönelik yaklaşım sergilenmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Peki, iyi bir mentör nasıl yaklaşım sergiler?

“Sence nasıl geçti?”
Bu soru, bir mentörün yeni bir danışanına sorduğu ilk sorulardan birisidir. Bu sayede kişinin, kendi başına neleri gözlemleyebildiği saptanabilir.
Bir kişinin kendi başına neleri görebildiği öğrenildiğindeyse diğer çabalarına uygulayacağı beceri ve bilgiler, daha iyi anlaşılır. Örnek vermek gerekirse bir futbolcu üç maçın ardından ilk golünü atmış olsun. Eğer mentörüne neyi farklı yapmaya başladığını söyleyemezse bunun bir şans olup olmadığını bilmenin bir yolu yoktur ancak gol atmasına yardımcı olan taktikleri belirleyebilir ve bunu söyleyebilirse bunları tekrar uygulayabileceği gayet açıktır.

“Neyi farklı yapardınız?”
İnsanların kendilerini nasıl değerlendireceklerini anladıktan sonra onları olumlu değişiklikler yapmaya teşvik etmek de bir diğer yöntem olarak ön plana çıkıyor. Öyle ki birinden geçmiş performansı üzerine düşünmesini istedikten sonra benzer durumlarla karşılaşması halinde neyi farklı yapabileceğini düşündürmek doğru bir yöntemdir.
Yine futbolcu örneğinden gidelim ve bir oyuncunun gece az uyuduğu için oyun sırasında halsiz olduğunu bildiğini düşünelim. Peki, neden iyi dinlememişti? Eve geç mi gelmişti yoksa gece boyu izlediği bir filmin bitmesini mi beklemişti? Sebebi her neyse o futbolcu, sonraki maçtan önce bunları tekrar yapar mı? Bir başka deyişle yukarıdaki sebepleri yapmazsa sahada halsiz kalmayacağını ne derece idrak edebiliyor? İşte iyi bir mentör; bu tip sorularla danışmanlarına rehberlik eder ve sorularını, azarlayıcı ve sorgulayıcı bir tondan ziyade düşündürücü bir şekilde yöneltir. Öyle ki mentörlük, herhangi bir eylemi dikte etmek değil insanları, kendi gelişimlerini sahiplenmeye teşvik etmek demektir.

Kaynak: https://www.entrepreneur.com

Görsel Kaynak: https://www.shutterstock.com/tr

İşletme Sahipleri Haftada Ortalama 7 Saat Uyku Kaybediyor. Peki Neden?

Amerika merkezli bir araştırma firması, ülke genelindeki 500 küçük işletme sahibine işleriyle ilgili neler hissettiklerini sormak için bir anket düzenledi. Çeşitli sorulara yönelik verilen cevaplar ise aslında isteklerin ve sorunların hemen hemen aynı olduğunu ortaya koydu.
İşletme sahiplerinin %61’i kendilerini stresli hissettiklerini söylerken %56’sı, bu yüzden uykularının kaçtığını belirtti. Öyle ki uykularının kaçtığını söyleyen yaklaşık %20’lik bir grup, haftada yalnızca 3 ila 4 saat uyuduğunu belirtirken genel olarak işletme sahiplerinde uyku süresinin 7 saat olduğu saptandı.

Peki, işletme sahiplerini asıl strese sokan şey nedir?

Cevabı neredeyse bütün işletmeler için aynı: Nakit akışı sıkıntısı…
Katılımcıların neredeyse yarısı bu yıl nakit sıkıntısı yaşadıklarını söylerken aradaki farkı kapatmak için %46’sı, kişisel birikimlerini kullandığını belirtti. Hatta pek çok işletme, kar oranlarının düşüş eğiliminde olduğunun altını çizdi.
Yine araştırmaya göre işletmeler için en büyük tehdit %53’lük bir oranla enflasyon olarak dikkat çekiyor. Bu veriyi ise azımsanmayacak bir oranda artan işletme maliyetleri ve ekonomik belirsizlikler takip ediyor. Haliyle işletme sahiplerinin birçoğu çözümü, fiyat yükseltmekte buluyor.

Peki, işletme sahipleri hep mi olumsuz düşünüyorlar? Hayır, iyimser olduklarının da ısrarla altını çiziyorlar!

Küçük işletme sahiplerinin %51’i işlerinin geçtiğimiz yıllara kıyasla daha iyi durumda olduğunu söylerken %84’ü, 2025’in daha da iyi olacağı konusunda iyimser.

Onca veri ve analizden sonra yine de uykularınız bölünüyor ve stres yapmaya devam ediyorsanız…

Uyku uzmanı Johns Hopkins; stresin, vücut ve uyku hormanlarını bozduğunu net bir dille ifade ediyor. Hopkins, bu gibi durumlarda kişiyi rahatlatacak aktiviteler ve çeşitli hobiler edinmenin önemine dikkat çekiyor. Hafif nefes alma teknikleri, meditasyon, yoga vb. uygulamaların; kişiye yönelik pozitif etkiler oluşturacağının altını çiziyor.

Kaynak: https://www.entrepreneur.com

Görsel Kaynak: https://www.shutterstock.com/tr

İş Dünyası Hem Çevre Hem de Ekonomi için Düşük Karbonun Önemine Dikkat Çekiyor

Yeni bir analize göre işletmelerin %81’i, düşük karbon ekonomisinde ayakta kalabilmek için “önemli bir dönüşüm” gerektiğini kabul ediyor. Bu doğrultuda sürdürülebilirlik veri yönetimi platformu Sweep’in Capgemini ile ortaklaşa gerçekleştirdiği araştırmaya göre işletmelerin %78’i, emisyon verilerini takip etmek için hala Excel elektronik tabloları gibi manuel süreçlere güveniyor.

BM Küresel İlkeler Sözleşmesi verilerine göre bir işletmenin toplam emisyonlarının en az %70’ini oluşturmasına rağmen benzer bir oran (%72), şu anda 3. kapsam emisyonları ölçmüyor.

İşletmelerin %52’si, karbon söz konusu olduğunda en büyük endişelerinin çevresel etkilerden kaynaklanan tedarik zinciri aksaklıklarıyla ilişkili ek maliyetler olduğunu belirtiyor.

Katılımcıların %85’inden fazlası; yapay zekanın benimsenmesi de dahil olmak üzere dijitalleşmenin, sürdürülebilir olma yolunda çok daha önemli olacağı konusunda hemfikir. Araştırma ayrıca işletmelerin düşük karbon ekonomisinde yeni yollar bulma konusunda iyimser olduğunu, %46’sının değişimi yönlendirmek için liderlik ekibine başvurduğunu ve %44’ünün ise verilerini tam olarak yönetmek için bir yazılım sağlayıcısıyla ortaklık kurmak istediğini ortaya koyuyor.

Öte yandan araştırmalar, sürdürülebilirlik yöneticilerinin %47’nin kendi sürdürülebilirlik verilerinin karmaşıklığı nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını ve bu bilgilerle doğru şekilde hareket edemediklerini düşündüklerini de gösteriyor. 

Kaynak: https://www.forbes.com/

Görsel kaynak: https://www.shutterstock.com/tr

Origami Tekniğinden Esinlenilerek Güçlü Yapı Malzemeleri Elde Edildi

RMIT Üniversitesi’ndeki mühendisler, daha kolay taşınması için düz bir şekilde paketlenebilen ve güçlü yapı malzemelerine dönüşebilen yenilikçi bir boru şeklinde yapı sistemi tasarladı. Bu buluş, kağıt katlamada kavisli kırışık çizgileri kullanan bir teknik olan kavisli kırışık origamiden esinlenerek ortaya çıkarıldı.

RMIT Mühendislik Fakültesi’nden Lee, “Bu kendi kendini kilitleyen sistem, akıllı bir geometrik tasarımın sonucudur.” diyerek buluşunu tanımladı.

Düz paket tüpler halihazırda biyomedikal cihazlar, havacılık yapıları, robotik ve afet kurtarma çalışmalarının bir parçası olarak pop-up binalar da dahil olmak üzere sivil inşaat gibi mühendislik ve bilimsel uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır.

Yeni sistem ise bu tüplerin montajını daha hızlı ve kolay hale getirirken otomatik olarak güçlü ve kendinden kilitli bir duruma dönüştürüyor.

Araştırma Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlandı. Bu çalışmaya katkıda bulunan diğer isimler arasında RMIT Mühendislik Fakültesi’nden Dr. Hongjia Lu, Jiaming Ma ve Ngoc San Ha ile Queensland Üniversitesi’nden Doçent Joseph Gattas yer alıyor.

Xie, “Origamiden esinlenen yeniliğimizle düz paket tüplerin taşınması kolaylaşmakla kalmıyor; aynı zamanda kullanım sırasında dış kuvvetlere dayanacak kadar güçlü hale geliyorlar.” diyor.

Peki bu teknolojinin geleceği nasıl şekillenecek?

Ekip, tasarımı iyileştirmeye ve geliştirilmesi için yeni olasılıkları keşfetmeye devam edeceğini belirtiyor. Bu doğrultuda çok fazla “manuel” çaba gerektirmeden bir dizi uygulama için kendilerini konuşlandırabilen tüpler geliştiriyor.

Xie, “Tüpleri farklı gerçek dünya durumlarına daha da uyarlanabilir ve verimli hale getirmek için akıllı algoritmamızı geliştirmeyi planlıyoruz.” diye ekliyor.

Kaynak: https://techxplore.com

Görsel Kaynak: https://www.shutterstock.com/tr

Yapay Zeka, Temiz Su Üretimine de El Attı

Yaklaşık 2,2 milyar insan, yani dünya nüfusunun dörtte birinden fazlası, güvenli, yönetilebilir içme suyuna erişimden yoksun ve dünya nüfusunun yaklaşık yarısı, yıl içinde herhangi bir noktada ciddi su kıtlığı yaşamakta. Bu kıtlığın üstesinden gelmek için kanalizasyon sulaması, yağmur suyunun yeniden kullanılması ve deniz suyunun tuzdan arındırılması gibi alternatif su kaynakları için büyük maliyetler harcanmaktadır.

Öte yandan bu alternatif çözümlerse su talebindeki değişikliklere anında cevap verememektedir. Bu nedenle kapasitif deiyonizasyon ve batarya elektrot deiyonizasyonu gibi benimsenmesi kolay elektrokimyasal tabanlı teknolojiler olan merkezi olmayan su üretim teknolojilerine artan bir ilgi vardır.

Bununla birlikte elektrokimyasal tabanlı teknolojilerde kullanılan mevcut su kalitesi ölçüm sensörleri, sudaki iyonları tek tek ölçmez ve izlemez. Bu teknolojiler, su kalitesi koşullarını elektriksel iletkenlikten kabaca çıkarma sınırlamasına sahiptir.

Dr. Son Moon’un Kore Bilim ve Teknoloji Enstitüsü (KIST) Su Kaynakları Döngüsü Araştırma Merkezi’ndeki araştırma ekibi, Profesör Baek Sang-Soo’nun Yeongnam Üniversitesi’ndeki ekibiyle işbirliği içinde elektrokimyasal su arıtma süreçleri sırasında sudaki iyon konsantrasyonunu doğru bir şekilde tahmin etmek için veri odaklı yapay zeka kullanan bir teknoloji geliştirdi. Makaleleri, Water Research dergisinde yayınlandı.

Araştırmacılar, önce regresyon problemleri için kullanılan ağaç tabanlı bir makine öğrenimi tekniği olan rastgele orman modeli oluşturdular ve daha sonra bunu elektrokimyasal su arıtma teknolojilerindeki iyon konsantrasyonlarını tahmin etmek için uyguladılar.

Geliştirilen rastgele orman tabanlı yapay zeka modeli, arıtılmış suyun elektrik iletkenliğini ve her bir iyonun konsantrasyonunu doğru bir şekilde tahmin edebildi. Ayrıca tahminlerin doğruluğunu artırmak için yaklaşık her 20-80 saniyede bir güncelleme yapılması gerektiğini tespit ettiler.

Bu çalışmada kullanılan rastgele orman modeli, 100 kattan fazla daha az bilgi işlem kaynağı gerektiren karmaşık derin öğrenme modellerinden ekonomik olarak daha avantajlı olma özelliğine sahiptir.

Dr. Moon, “Bu araştırmanın önemi, sadece yeni bir yapay zeka modelinin geliştirilmesinde değil aynı zamanda ulusal su kalitesi yönetim sistemine uygulanmasında yatıyor.” diyerek projenin, insanlık adına önemine dikkat çekti.

Kaynak: https://techxplore.com/news/2024-09-artificial-intelligence.html

Görsel Kaynak: https://www.shutterstock.com/tr

 

Yöneticiler, Her Zamankinden Daha Stresli. Peki, Bu Stresle Nasıl Baş Edilir?

Top Workplaces Research Lab tarafından hazırlanan yeni bir rapora göre yöneticilerin %67’si, ağır iş yükleriyle mücadele ettiklerini itiraf ediyor ve bu baskı, ofiste tükenmişliği daha da artırıyor. Araştırmalar, yöneticilerin %35’inin diğer tüm kademelerden daha fazla tükenmişlik yaşadığını gösteriyor. Öyle ki bir yöneticinin 10 veya daha fazla kişiden oluşan ekiplere liderlik yaptığı ve yılda en az 260 toplantıya katıldığı dikkat çeken veriler arasında.

Öte yandan Amerikan Kalp Derneği Dergisi’nde yayınlanan ve 18 yıl boyunca yürütülen yeni bir prospektif çalışma gösteriyor ki yüksek iş yüküne maruz kalan çalışanların, kalp aritmisinin en yaygın şekli olan AFib geliştirme riskini %83 artırıyor.

Kıdemli Veri Analisti Kinsey Smith, yöneticilerin işlerini daha iyi yapmalarına yardımcı olmak için üç yol öneriyor:

1. Eğitim
Smith, yöneticilere; çalışan gelişimi, liderlik ve duygusal zeka da dahil olmak üzere bir dizi beceriyi kapsayan eğitim ve gelişim programları sunulmasını öneriyor.

2. Tükenmişlikle Mücadele
Smith, yöneticilerin izin alabilmelerini istiyor. Bu izin süresince yöneticilerin, işle alakalı tüm bağlantılarını kesmelerini, e-postalarına bakmamalarını ve hatta gerekirse iş telefonlarını 7/24 kapatmalarını öneriyor.

Smith ayrıca günlük iş rutininde toplantı sayısının azaltılması; ekiplerin, olabildiğince az nüfusta olması gerektiğini de savunuyor.

3. Kaynak Sunmak
Smith, şirketlerin çalışanlarına; şirket içi kaynaklar veya harici koçluk hizmetleri aracılığıyla şikayetlerini dile getirmeleri ve stres faktörleri hakkında konuşmaları için bir kaynak sunulmasını öneriyor. Bunun içn gerekli profesyonel desteğin sağlanmasının etkili olacağına inanıyor.

Kaynak: https://www.entrepreneur.com
Görsel Kaynak: https://www.shutterstock.com/tr

Yakın Gelecekte Sıkça Karşılaşacağımız Sürdürülebilirlik Teknolojileri

Sürdürülebilirlik, bugünkü yaşamımız ve geleceğimiz için git gide daha önemli hale geliyor. Bu konu önem kazanmaya devem ettikçe hayatımıza yeni teknolojiler katılmaya devam ediyor. Bu alanda devrim yaratarak  daha yeşil bir geleceğin anahtarı sayılabilecek ve yakın gelecekte sıkça karşılaşacağımız bazı teknolojiler ise şöyle sıralanıyor:

CO2 Emilimi

Her yıl 400 milyon ton plastik atık üretiliyor ve bunların ayrışması yüzlerce yıl sürüyor. Aynı zamanda, artan atmosfer CO2 seviyelerinin Dünya’nın sıcaklığını, 2100 yılına kadar 4,4 derece artırabileceği öngörülüyor.

Singapur Malzeme Araştırma ve Mühendislik Enstitüsü’ndeki araştırmacılar, CO2 yakalama amaçlı gözenekli karbon malzemeleri üretmek üzere karışık plastik hammadde kullanarak her iki sorunu da aynı anda çözmeye çalışıyorlar. Ancak bu yöntemin önünde bazı zorluklar bulunuyor. Bu zorlukların ise sektör paydaşları ve araştırmacılar arasındaki iş birlikleri ile çözüme kavuşabileceği düşünülüyor.

Sürdürülebilir Barınma Çözümleri

BM-Habitat, 2030 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun %40’ının yeterli barınma imkanına ihtiyaç duyacağını tahmin ediyor.

Sürdürülebilir kentsel tasarım arayışında, 3D baskılı inşaat ise bu artan talebe bir çözüm sunmakla kalmıyor aynı zamanda önemli çevresel faydalar da vadediyor. Bu yaklaşım; kaynak verimliliğini artırıyor, inşaat kalitesini yükseltiyor, maliyetleri düşürüyor ve karbon ayak izini azaltıyor. Tüm bunlar göz önüne alındığında doğal malzemelerden üretilen, geri dönüştürülebilir 3D baskı evlerin, sürdürülebilir konutların geleceği olabileceği düşünülüyor.

Süper Şarjlı Güneş Hücreleri

Güneş enerjisi, yenilenebilir enerji için umut vadetse de verimlilik ve maliyet etkinliği açısından zorluklar yaratabiliyor. Bir tür fotovoltaik teknoloji olan süper şarjlı güneş hücrelerin ise diğer fotovoltaik hücreleri geride bırakarak %25.5’e varan, dikkate değer bir dönüşüm verimliliği bulunuyor.

Bu hücrelerin yaygın bir şekilde ticari olarak benimsenmesi zaman alacağa benzese de sürdürülebilir bir gelecek için oldukça umut vadedici görünüyor.

Sınırsız Temiz Enerji

Sınırsız temiz enerji kavramı her ne kadar ulaşılmaz gibi görünse de Çinli bir araştırma ekibinin 2022 yılında başlattığı bir çalışma bulunuyor. 35 ülkeyi bir araya getiren bir iş birliğiyle dünyanın en büyük manyetik füzyon cihazının inşası planlanıyor.

Yıldız gövdelerinin çekirdeğindeki ısıyla hidrojen çekirdeklerinin çarpışması sonucu ağır helyum atomlarına dönüşmesi ve muazzam miktarda enerji açığa çıkarmasından faydalanacak olan ekip, aynı süreci Dünya üzerinde gerçekleştirmeyi planlıyor. Bu projenin zamanlaması henüz belirsiz olsa da karbonsuz ve sınırsız bir enerji kaynağı olarak bilim dünyası tarafından merakla bekleniyor.

Kaynak: https://www.forbes.com

Görsel kaynak: https://www.shutterstock.com/tr

Şirketinizin Pazarlaması için Yapay Zekadan Faydalanmanın Yolları

Yapay zekâdaki hızlı gelişmeler, tüm sektörler gibi, pazarlama sektörünü de önemli şekilde etkileyip dönüştürüyor. Yapay zekâ pazarlama araçları; kişiselleştirilmiş müşteri deneyimlerinden veri odaklı kampanya optimizasyonuna kadar pek çok olanak sunuyor. Şirket ve girişimlerin pazarlama için yapay zekâdan yararlanmasının pek çok yolu bulunuyor:

Kişiselleştirme: Yapay zekâ algoritmaları, kişiye özel mesajlar ve ürün önerilerini gerçek zamanlı olarak sunmak için büyük miktarda müşteri verisini analiz edebiliyor. Bu sayede web sitelerinin her ziyaretçinin bireysel tercihlerine ve geçmiş davranışlarına göre içerik ve teklifleri dinamik olarak uyarlanabilmesi gibi olanaklar sunan yapay zekâ teknolojileri, müşteri sadakatinin ve yeni müşteri kazanımının artmasında önemli rol oynuyor.

Tahmine dayalı analiz: Yapay zekâ, müşteri davranışlarını ve ihtiyaçlarını yüksek oranda doğrulukla tahmin ederek pazarlamacıların bu ihtiyaçlar doğrultusunda proaktif çözümler sunmasına olanak tanıyor.

Kampanya optimizasyonu: Yapay zekâ destekli araçlar, kampanya performans verilerini gerçek zamanlı olarak analiz ederek pazarlamacıların anında veriye dayalı ayarlamalar yapmasına olanak tanıyor. Böylelikle pazarlama kampanyalarının etkinliği artarken reklam harcamaları da önemli ölçüde azaltılabiliyor.

İçerik oluşturma: Yapay zekâ; reklam metinleri, sosyal medya gönderileri, görseller ve hatta ürün açıklamaları dahil olmak üzere pazarlama içeriği oluşturmak için giderek daha fazla kullanılıyor. Bu sayede içerik üretimi çok daha kolay hale gelirken üretim süreci de önemli ölçüde kısalıyor.

Çok kanallı pazarlama: Yapay zekâ, e-postadan sosyal medyaya ve uygulama içi mesajlaşmaya kadar birçok kanalda kusursuz, kişiselleştirilmiş deneyimler yaratmak amacıyla kullanılabiliyor.

Kaynak: https://www.entrepreneur.com
Görsel kaynak: https://www.shutterstock.com/tr