Türk fizikçi Furkan Öztürk, yaşamın nasıl başladığına dair Louis Pasteur’ün 1848’de ortaya attığı soruya güçlü bir cevap sundu. Araştırmacılar tarafından yapılan çalışmalar sonucunda üç yeni makalede öne sürülen anlayışa göre yaşam için gerekli olan bazı moleküllerin tıpkı sol ve sağ ellerimiz gibi ayna görüntüsü formlarında var olduğu ortaya koyuldu.
Harvard Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olarak çalışmalarını sürdüren 26 yaşındaki Türk bilim insanı Furkan Öztürk, araştırma ekibiyle birlikte yaptığı çalışma sonucunda Fransız kimyager Louis Pasteur’ün bundan 175 yıl önce ortaya koyduğu ve bugün dahi biyolojinin en merak edilen gizemleri arasında yer alan bir konuyu açıklığa kavuşturdu. Pasteur, 1848 yılında yaşam için olmazsa olmaz bazı moleküllerin tıpkı sol ve sağ ellerimiz gibi ayna görüntüsü formlarında var olduğunu keşfederken bugün ise biyoloji, bu “kiral” formlardan yalnızca birini seçtiğini ortaya koyuyordu. Yani DNA, RNA ve bunların yapı taşlarının tümü sağ elliyken, amino asitler ve proteinlerin tümü solaktı. Bu seçiciliği veya “homokiralliği” gören Pasteur, manyetik alanların bunu açıklayabileceğini düşünse de konunun açıklığa kavuşması Türk fizikçi tarafından gerçekleşti.
Araştırmacıların çalışmaları sonucunda ortaya konan üç yeni makalede erken dünyada yaygın olan manyetik minerallerin, ayna görüntüsüne sahip kilit biyomoleküllerin yüzeylerinde yalnızca bir tarafa biriktiği ortaya koyuldu. Mevcut durum aynı formun devam etmesi noktasında da olumlu bir geri bildirim başlatmış olurken bu keşif sayesinde dünyada yaşamın nasıl başlayıp hangi şartlarda sürdüğüne dair de bilim dünyasının aydınlatamadığı sorulara yanıt getirme konusunda kritik görev üstlendi.
Furkan Öztürk ve meslektaşlarının yaptıkları araştırmalar sonucunda yaşamın oluşmasında temel görev üstlenen moleküllerin davranış biçimi hakkında keşif gerçekleştirirken Öztürk konuyu, “Yaşamı oluşturan temel moleküller, şekerler, aminoasitler, DNA, RNA gibi moleküller, iki şekilli sarmallar halinde bulunabiliyorlar. Ancak yaşam bir şekilde bu simetriye sahip çiftlerden sadece bir tanesini kullanmayı tercih ediyor. Yani yaşam aslında kimyada olan bir simetriyi kırıyor. Yaptığımız çalışmaya kadar ise bu simetrinin neden kırıldığı bilinemiyordu” şeklinde açıklıyor.