Kırmızı, soğuk, 4 milyar yaşında üstelik patates şeklinde… Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi, (NASA) Güneş Sistemi’nin dışında insanlık tarafından keşfedilen en uzak gök cismi olan Arrokoth’a dair detaylar paylaştı.
Güneş Sistemi’nin en uç gezegeni Pülton’dan 1,6 milyar kilometre uzaklıkta yer alan Arrokoth’dan ilk görüntü yıldız gözlemcileri tarafından yayınlandı. Amerikan yerlilerinden Powhatan halkının diline göre “gökyüzü” anlamına gelen Arrokoth; binlerce cüce gezegene ev sahipliği yapan geniş bir halka şeklindeki bölge olan Kuiper kuşağında yer alıyor. Plüton’un ötesindeki evrenin sırlarını açığa çıkarmayı hedefleyen New Horizons’un Arrokoth ile ilgili dünyaya gönderdiği bilgiler 6 milyar kilometre uzaktan geliyor ve bu da iletişim sürecini “sancılı” hale getiriyor.
Sadece bir uzay patatesi değil
St Louis’deki Washington Üniversitesi’nden Profesör Bill McKinnon Arrokoth’dan şimdiye dek gök cismi hakkında öğrenilenlerin oldukça şaşırtıcı olduğunu söyleyerek “Bize güneş sistemimiz hakkında bazı derin gerçekleri anlatıyor. Bu sadece bir uzay patatesi değil. Bize olağanüstü bir hikaye anlatan olağanüstü bir dünya” diyor. New Horizons’un baş araştırmacısı Dr. Alan Stern ise buranın güneşten çok uzakta olduğunu hatta sıcaklığın tamamen sıfır olduğunu belirterek “Nesneleri bir çeşit durağanlık ya da zaman kapsülü içinde koruyor” diyor.
Teorileri tersine mi çevirdi?
Arrokoth’dan gelen verileri yorumlayan bilim insanları, gök cisminde çok az kratere rastlandığını, yüzeyinin de nispeten pürüzsüz olduğunu bildirirken; bir ucundan diğer ucuna 36 kilometre uzunluğunda olduğu öngörülen yüzeyinde suya rastlanmadığını söylüyor. Güneş Sistemi’nin 4,6 milyar yıl önce oluştuğu dönemden kalan ve gezegen oluşumu sürecini tamamlamamış olan birbirine yapışık iki yumru şeklinde olan bu gök cisminin nasıl oluştuğuna dair fikirler de oluşmaya başladı. Dr. Stern ve ekibine göre şiddetli çarpışmaya dair herhangi bir bulguya rastlamazken; iki yumrunun birleştiği kısımda çarpışma sonucu bir düzleşme veya çatlaklar olmaması, parçaların yavaşça birbirine tutunmuş olduğunu gösteriyor ki bu da gök cisminin parçacıkların yavaş bir şekilde bir araya gelmeleri sonucunu güçlendiriyor. Arrokoth’dan gelen bu bilgiler gezegenlerin oluşumuna ilişkin uzaydaki cisimlerin hızla birbirine çarparak daha büyük parçaları oluşturduğu ve sonrasında da gezegen halini aldığı yönünde olan yerleşik görüşü de çürütecek nitelikte…