Ankara’da doğan Pınar Akalın, ortaokul ve liseyi Charles de Gaulle Fransız Lisesi’nde okudu. Muğla, Antalya ve İstanbul’da turizm sektöründe 8 yıl kadar çalıştıktan sonra yapmak istediği işin bu olmadığına karar verdi ve kimya-biyoloji eğitimi almak için Amerika’ya gitti. Burada Moleküler Biyoloji ve Genetik yüksek lisansı yaptı. Doktorası devam ederken Amerika’da iş hayatına atıldı. Şimdilerde 1.500 kişilik bir firma haline gelen bir biyoteknoloji startup’ının o dönemki ilk çalışanlarından biri oldu. Okul ve iş derken toplam 14 yıl Amerika’da kaldı. 2004 yılında ise Türkiye’ye dönüş yaptı. Ülkemizin sayılı biyoteknoloji firmalarından birinde 5 yıla yakın çalıştı, sonra İTÜ KOSGEB Tekmer’de Sentromer DNA Teknolojileri’ni kurdu. İTÜ’de doktorasına devam ediyor.
İşte Teknokentli #GirişimciKadınlar’dan ilki Pınar Akalın ve girişimi Sentromer DNA Teknolojileri…
1. Girişimciliğe nasıl başladınız?
Girişimciliğe, çalışma hayatında ve sektörde biriken deneyimim sonucunda kendi ideallerim doğrultusunda çalışmak üzere giriştim. Elbette bu ideallerin hem bilimsel hem ticari hedefleri vardı. Benim için en büyük ilham, hızla gelişen genom çağında yapılacak çok şey olmasıydı. Şirketimi kurduğum yıllarda şanslıydım, Türkiye’de Ar-Ge destekleri artmıştı. Mümkün mertebe bu deseklerden faydalanmaya çalıştım, çok verimli akademik işbirlikleri ile toplamda 7 ar-ge projesi yürüttük. Bu projelerin hemen hepsi ticari ürünlere dönüştü.
2. Sentromer DNA Teknolojileri nasıl doğdu?
Sentromer DNA Teknolojileri’ni 2009 yılında kurdum. Moleküler biyolog, mikrobiyolog, kimyager ve gıda mühendislerinden oluşan ekibimiz her yıl artarak 2016 yılında 12 kişiye çıktı. Ancak son 2 yıl devletin Ar-Ge bütçesinden desteklenen bilimsel projelerin azalması, değerlendirme ve geri ödeme sürelerinin uzaması işlerimizi olumsuz etkiledi ve personel sayısını düşürmek zorunda kaldık. Ekonominin düzelip yeniden yükselişe geçmesini ve büyümeye devam edebilmemizi umuyorum.
3. Sentromer DNA Teknolojileri nasıl bir soruna çözüm sunuyor?
Kimyasal senteze dayanan sentetik DNA üretimimiz genetik alanında çalışan araştırmacılar için sipariş üzerine yapılmakta. Test ürünlerimiz sağlık ve gıda sektörlerinde DNA tespiti yoluyla hassas ve hızlı sonuç verilmesini sağlıyor. Bu ürünleri destekleyen DNA ekstraksiyon kitleri ve diğer reagentlar da müşterilerimizin laboratuvarlarında kullandığı ve yurt dışı yerine yerel bir firmadan almayı tercih ettikleri diğer ürünler arasında. Ar-Ge çalışmaları süren biyosensör ürünümüz ise son tüketiciye yönelik bir hızlı test aleti.
Son yıllarda markalarımızı yurt dışına da tanıtmaya başladık. İTÜ Gate desteğiyle yaptığımız çalışmalarda da gerek Amerika gerek yakın doğu komşu ülkelerin bizim için girilebilir pazarlar olduğunu tespit ettik.
4. Girişiminiz ile nasıl başarılar elde ettiniz?
Sentromer DNA Teknolojileri olarak kurulduğumuz ilk yıllardan beri gördüğümüz ilgi ve takdirle hem tanınırlığımız hem de ekibimizin motivasyonu arttı. 2012-2017 yılları arasında, Teknogirişim, Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teknoparklar Zirvesi’nde “En Başarılı Kuluçka Firma” ve “KOSGEB Başarılı KOBİ” ödüllerinin yanısıra çok değerli “Kadın Girişimci” ödüllerine layık görüldüm. 2011 yılında KAGİDER, Garanti Bankası, Ekonomist Dergisi “Yılın Gelecek Vaat Eden Kadın Girişimcisi”, 2017 İstanbul Ekonomi Zirvesi’nde “Yılın Kadın Girişimcisi”ve birkaç ay önce Cumhurbaşkanımız’dan İş’te Kadın Zirvesi’nde “Kadın Girişimci” ödüllerini aldım.
5. İş hayatında kadın olduğunuz için zorlandığınız anlar oldu mu?
Özellikle kadın olduğum için zorlandığım bir durum olmadı. Kadınlar ilişki ve güven oluşturmakta marifetlidir. Gerektiğinde yol sormaktan, ileri ya da geri adım atmaktan da çekinmezler, iş geliştirmekte bunlar önemlidir. Anlaşmaya, sözleşmeye gelince müşterinize güven telkin ettiğiniz müddetçe, ürün ya da hizmetiniz de istenen kriterleri sağlıyorsa kadın veya erkek olmanız bence farketmiyor. Bizim sektörümüz açısından da belki kadın olmam bir sorun olmadı zira ilişkide bulunduğumuz kişiler, gerek müşteri gerek tedarikçi ya da işbirliği yaptığımız kurumlar genel olarak eğitimli ve kadın ya da erkek insana saygılı kişilerden oluşuyor.
6. Türkiye’de kadın girişimciliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yarısı kadın olan bir ülkenin sürdürülebilir kalkınması için kadınların iş hayatında ve ekonomide etkin olması gayet önemli. Girişimci kadınlar yetiştirmek, kız çocuklarına iyi bir eğitim sağlamak ve onları özgüvenli yetiştirmekten geçiyor. Toplumumuzda kadınlardan beklenti büyük ve kadınlar bunun farkında. Bu farkındalık içinde her şeyi yapmaya çalışan kadınlar ordusu halindeyiz. Türkiye’de kadın girişimci oranı sadece %15, bu sayının kesinlikle artması gerektiğini düşünüyorum. Ben aynı zamanda Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) üyesiyim, dernek olarak da gerek girişimci gerekse profesyonel olarak çalışma hayatındaki kadın sayısını artırmak ve yaptıkları işlerde güçlerini başarılarını yükseltmek için kadınları çeşitli projelerle etkin olarak destekliyoruz. İş kurmak ve sürdürülebilirliğini sağlamak hiç kolay değil. Özellikle stabil olmayan politik atmosfer, döviz kurlarına bağlı bir ekonomi varken.. Birçok alanda yurt dışına bağımlıyız. İmalat sektöründe hammaddenin çoğu yurt dışından geliyor, dalgalı kurları hesaba katarak fiyatlandırma yapmaya çalışırken gerek iç gerek dış pazarda rekabetçiliğimizi kaybediyoruz. Devletin kadın girişimci desteklerini artırmasının, kurumların pozitif ayrımcılığı desteklemesinin daha çok kadının iş gücüne katılabilmesini ve sahada kalabilmesini sağlayacağına inanıyorum.
7. Girişimci olmak isteyen kadınlara ne önerirsiniz?
Girişimci ve iş sahibi olmak, insanın hayatında büründüğü en önemli rollerden biri haline geliyor. Senaryosunu kendin yazdığın, yönetmenliğini kendin yaptığın filmde baş rol! Girişimci olmak isteyen kadınlara öncelikle bilgi ve becerileri dahilinde nasıl bir iş kurmak istediklerini hayal etmelerini öneririm. Bu iş; zamanlarını özel hayatlarıyla dengeleyebilecek, her sabah yataktan kalkacak motivasyonu sağlayacak, iyi günde kötü günde sürdürecek hevesi ve heyecanı muhafaza edecek türden olmalı. Hayalini kurdukları iş için iyi bir iş planı ve tasarım yapmalı, kısa ve uzun vade hedefler belirlemeliler. Kurmak istedikleri işin senaryosunu yazıp oyuncularını yerleştirdikten sonra hayallerinde oynatmalarını, nasıl bir son istediklerini belirleyip ona göre girişmelerini tavsiye ederim.